İnsanların uzun bir yaşamın nasıl mümkün olduğunu merak etmesi evrensel bir durumdur. Birçok insan sağlıklı bir yaşam sürmek ve uzun yıllar yaşamak için diyet ve egzersiz gibi geleneksel sağlıklı yaşam önerilerini benimser. Ancak son günlerde 100 yaşına basan iki kadın, bu yaygın inancın tam tersini savunarak tüm dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Bu kadınlar, uzun yaşamın sırlarını açıklarlarken, alışılmışın dışında bir yaklaşımı benimsediklerini ifade ettiler: “Diyet ve egzersizi unutun!” Bu radikal açıklama, uzmanlar arasında tartışmalara yol açtı ve uzun yaşamın gerçekten neyle ilgili olduğu konusunda yeni bir bakış açısı sundu.
İlk olarak, bu iki kadının isimleri Mirella ve Esra. Mirella, 100 yaşındaki ilk kadın, 80 yıldır doğduğu yer olan küçük bir köyde yaşıyor. Esra ise, sağlıklı yaşamın sırları üzerine bir kitap yazmış olan, yine 100 yaşına basan bir kadın. Her ikisi de 20. yüzyılın başlarında doğmuş ve o dönemin zorluklarını aşarak hayatta kalmayı başarmışlar. Mirella, uzun yıllar boyunca sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmiş ancak son yıllarda sağlıklı diyetin ve sıkı egzersizlerin aslında aşırı stres kaynağı olabileceğini savunmuş. Esra ise, yaşamında beslenme ve spor yerine sosyal etkileşimlere, hobilerine ve sanata daha fazla önem vermiş olduğunu vurguladı. Bu iki kadının hikayesi, aslında sosyal bağların ve zihinsel sağlığın fiziksel sağlıktan daha fazla etkili olabileceğine işaret ediyor.
Mirella ve Esra'nın açıklamaları, özellikle sosyal bağların uzun yaşam üzerindeki etkisi üzerinde duruyor. Mirella, komşularıyla olan ilişkisinin onun yaşamsal mutluluğuna büyük katkı sağladığını belirtiyor. “Birlikte gülmek, dertleşmek ve sosyalleşmek benim için en sağlıklı aktiviteydi. Neden sürekli diyet yapayım ki” diyor. Esra ise, sanatla uğraşmanın ve sürekli öğrenmenin zihinsel sağlığı nasıl geliştirdiğini paylaşıyor. “Hobilerim sayesinde hem zihinsel olarak aktif kaldım hem de sosyal açıdan zenginleştim” diyor ve ekliyor: “Fiziksel aktiviteyi değil, yaşamaktan zevk almayı önceliklendirdim.” Bu ifadeler, fiziksel sağlık kadar zihinsel ve duygusal sağlığın da uzun yaşamda kritik bir rol oynadığını gösteriyor.
Uzun yaşamın sırları üzerine yapılan bu açıklamalar, toplumda sağlıklı yaşam biçimleri hakkında daha derin bir düşünceye yol açabilir. Mirella ve Esra'nın görüştüğü uzmanlar, “Zihinsel ve duygusal sağlığın uzun yaşam üzerindeki etkisini göz ardı etmek büyük bir hata olabilir,” diyorlar. Sonuç olarak, diyet ve egzersiz sistemine körü körüne bel bağlamak yerine, sosyal bağlar kurmak, zihinsel ve duygusal sağlığa dikkat etmek de son derece önemlidir. İnsanların yaşam kalitesini artıracak başka faktörlerin de mevcut olduğunu unutmamak gerekiyor.
Bu iki kadının sırrı sadece fiziksel sağlığa odaklanmaktan ibaret değil; zira sosyal etkileşimler, psikolojik rahatlama ve zihinsel esneklik gibi kavramlar, uzun yaşamın formülünde önemli bir yer tutuyor. Yaşları itibarıyla birçok hayatta kalma zorlukları ile karşılaşan Mirella ve Esra, yaşamlarının bu evresinde, geriye dönüp baktıklarında aslında bir bütün olarak sağlıklı bir yaşam sürdüklerini ifade ediyor. İki kadın da, sağlıklı bir yaşamın sadece fiziksel aktiviteyle sınırlı olmadığı, aynı zamanda duygusal ve sosyal boyutu da içerdiğini vurguluyor.
Sonuç olarak, Mirella ve Esra’nın hikayesi, toplumda da bir farkındalık yaratmalı. Uzun yaşamın kesin sırrı çok şeyde gizli olabilir; sosyal bağlar, zihinsel sağlık ve yaşamaktan zevk almak, çoğu zaman göz ardı edilen faktörler arasında yer alıyor. Yani, belki de sağlıklı ve uzun bir yaşam için gereken en önemli unsurlar, tükettiğimiz gıda ve yaptığımız egzersizlerden daha farklı şeylerdir. Mirella ve Esra örneği, insanlara yaşamın anlamının bir bütünlük içerisinde arandığını gösteriyor; dolayısıyla sadece fiziksel değil, zihinsel ve sosyal sağlık da göz önünde bulundurulmalıdır.