Kamuoyunda tartışmalara neden olan hibe politikaları, Bakan Bayraktar’ın son açıklamalarıyla yeniden gündeme geldi. Bayraktar, hükümetin yatırım ve destek programlarını yeniden gözden geçireceğini belirterek, hibe yerine ticaret odaklı bir model inşa etme hedefini ortaya koydu. Bu yaklaşım, hem ekonomik büyümeyi destekleyecek hem de yerli üretimi teşvik edecektir. Peki, Bakan Bayraktar'ın bu yeni stratejisi tam olarak ne anlama geliyor? Ekonominin dinamikleri üzerine ne gibi etkileri olacak?
Bakan Bayraktar, hibe yoluyla sanayi ve tarım sektörlerine yapılan desteklerin, bazen istenilen sonuçları vermediğini ifade etti. Yapılan bu yardımların sıklıkla kalıcı bir değişim yaratmadığını ve sürdürülebilir bir gelişme sağlamadığını savunan Bayraktar, bu nedenle yeni bir anlayışa duyulan ihtiyacın altını çizdi. Ona göre, hibe yerine sürdürülebilir ticaret mekanizmaları geliştirmek, ekonominin belkemiğini güçlendirecek bir adım olacaktır. Özellikle yerli üreticilerin desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Bakan, ticaretin sadece bir kazanç kapısı değil, aynı zamanda bir kalkınma aracı olduğuna dikkat çekti.
Bakan Bayraktar'ın önerdiği yeni strateji, hibe yerine ticaret odaklı bir anlayışı benimseyerek, yerli ürünlerin yurt içi ve yurtdışı pazarlarında daha rekabetçi hale gelmesini sağlamayı hedefliyor. Bu bağlamda, yerli üreticilerin global pazarda söz sahibi olmalarını sağlamak için çeşitli destek mekanizmaları oluşturulacak. Ayrıca, ticaretin dijitalleşmesi ve e-ticaret alanında yapılacak yatırımlarla da yerli üreticilerin uluslararası alanda daha fazla görünür olmasının önünü açmayı planlıyor. Bu yaklaşım, sadece yerli ekonomiyi güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda ticaretin daha adil ve sürdürülebilir bir şekilde gerçekleşmesi için de zemin hazırlayacaktır.
Bakan Bayraktar’ın desteklemeye yönelik bu ticaretçi anlayışı, kamu ve özel sektör iş birliğini de teşvik edecektir. Hükümetin, yerli sanayicileri desteklemek üzere atacağı adımlar arasında, öz kaynakları ile girişimcileri teşvik edecek mekânların yaratılmasının yanı sıra, global pazarda rekabetçi olabilmek için gerekli olan eğitimlerin ve bilgi aktarımının sağlanması da bulunuyor. Bu, yalnızca mevcut işletmeleri değil, aynı zamanda yeni nesil girişimcileri de kapsayan geniş bir çerçevede düşünülen bir strateji olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak, Bakan Bayraktar'ın dile getirdiği hibe değil ticaret yaklaşımı, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına yeni bir yön vermeyi hedefliyor. Hibe sisteminin yerini alacak bu yeni model, hem yerli üreticileri güçlendirecek hem de ekonomik sürdürülebilirliği sağlayacak bir yapı inşa etme peşinde. Ekonomide rekabetçiliği artıracak adımlar, aynı zamanda yerli ürünlere uluslararası pazar kapılarını açacak bir strateji olarak karşımıza çıkıyor. Hem halk hem de iş dünyası açısından merakla beklenen uygulamaların, Türkiye'nin ekonomik geleceği açısından ne gibi sonuçlar doğuracağı ise önümüzdeki süreçte netleşecek.