Son yıllarda sosyal medya, gençlerin hayatında büyük bir yer kaplamaya başladı. Hem eğlenceli hem de dikkat çekici içerikler sunan platformlar, ergenlerin kendilerini ifade etme şeklini ve sosyal yaşamlarını köklü bir biçimde değiştirdi. Ancak, sosyal medyanın karanlık yüzü de bir o kadar tehlikeli ve sarhoş edici bir şekilde gençlerin peşinden koşmasına neden oluyor. "Havalı" bulunan bazı sosyal medya trendleri, ergenler arasında popülarite kazanıyor fakat bu trendlerin birçok hayatı riske atabilecek tehlikeler içerdiğinin farkında değiller.
%80'inin 18 yaşının altında olduğu sosyal medya kullanıcıları, viral olan içeriklerin akışında kaybolup gidiyor. Son dönemde ortaya çıkan bazı trendler, gençlerin risk alma eğilimlerini artırarak onları tehlikeli davranışlara yönlendiriyor. Örneğin, "Havalı Olaylar" adı altında yapılan bazı riskli hareketler, gençlerin cesaretini artırırken aynı zamanda ciddi yaralanmalara veya daha kötüsü ölüme yol açabiliyor. Gençler, bu tür viral içeriklerle kendilerini kanıtlama çabasına girerken, sosyal çevresinin onayını kazanma isteği de büyük rol oynuyor.
Birçok genç, sosyal medya üzerinden kendini "havalı" gösterme peşinde koşarken, bazen bu arayışın ne kadar tehlikeli olabileceğini göz ardı ediyor. Örneğin, son zamanlarda popüler hale gelen "tehlikeli meydan okumalar" gençlerin zihinlerinde adrenalin dolu bir deneyim olarak lanse ediliyor. Ancak bu meydan okumalar, kayıplar ve yaralanmalarla sonuçlanabiliyor. Özellikle TikTok, Snapchat ve Instagram gibi platformlar üzerinde yayılan bu tehlikeli davranışlar, sorumsuzca bir eğlence anlayışına dönüşerek gençlerin hayatlarını tehdit ediyor.
Gençlerin sosyal medya alışkanlıkları üzerine yapılan araştırmalar, çoğu zaman sosyal medya platformları üzerinde harcanan zamanın aşırı boyutlara ulaştığını göstermekle kalmıyor, aynı zamanda bu platformların kullanımının ergenlerde kaygı, depresyon ve özsaygı sorunlarına yol açtığı da ortaya konuyor. Gençler, sosyal medya üzerindeki etkileşimleri sayesinde kimlik oluşturma sürecinde daha fazla risk alıyor ve bu da sonuçlarının ciddiyetini göz ardı etmelerine neden olabiliyor.
Sosyal medya bağımlılığı ve tehlikeli trendler hakkında farkındalık oluşturmak, hem ailelere hem de eğitimcilere önemli görevler düşüyor. Ailelerin çocuklarıyla iletişim kurarak bu tehlikeleri açıkça konuşmaları, durumun ciddiyetini anlamalarını sağlayabilir. Ayrıca, eğitimcilerin de müfredatlarına bu konu hakkında bilinçlendirme dersleri eklemeleri, gençlerin sosyal medyada karşılaşabilecekleri tehlikeleri anlamalarına yardımcı olur. Sosyal medya kullanıcıları için geliştirilen güvenlik ayarları ve gizlilik kontrolleri de, gençlerin daha güvenli bir çevrede bu platformları kullanmalarını teşvik edebilir.
Sonuç olarak, sosyal medya gençler için hem fırsatlar sunan hem de tehlikeleri beraberinde getiren bir mecra. "Havalı" bulunan bazı trendlerin hayat kurtarıcı etkisi olabilirken, diğerleri ise ölümcül riskler barındırıyor. Gençlerin sosyal medya kullanımı konusunda bilinçlendirilmeleri, sadece kendi hayatları için değil, çevresindekilerin de güvenliği için hayati bir öneme sahip. Bu nedenle, toplumsal bir duyarlılık ve iş birliği ile bu tehlikeleri minimize etmek mümkün olacaktır. Herkesin bireysel olarak sosyal medya trendlerini sorgulayarak, onların getirdiği riskleri fark etmesi büyük bir önem arz ediyor. Unutulmamalıdır ki, "havalı" olmak sağlıklı ve güvenli bir yaşam sürmekten asla daha önemli değildir.